Türkiye’de yaşlı kadınlar, ekonomik eşitsizlikler ve güvencesizliklerle boğuşuyor. Emeklilik gelirine sahip olamayan yaşlı kadınlar, ölüm aylıkları veya sosyal yardımlarla geçinmek zorunda kalıyorlar.

Doç. Dr. Emel Memiş ve Prof. Dr. Şemsa Özar, yaşlı kadın yoksulluğunu diğer kesimlerden ayıran unsurları, kadınların maruz kaldığı ekonomik ayrımcılığın yaşlılıkta nasıl bir yoksulluk döngüsüne yol açtığını ve bu döngüyü kırmak için atılması gereken adımları ele alıyorlar.

Kadınlar Yoksullukta Daha Eşitsiz

Yaşlı kadınlar, çalışma yaşamlarında kayıt dışı, yarı zamanlı ve güvencesiz sektörlerde çalışarak emeklerini sürdürüyorlar. Bu durum, ileri yaşlarda ekonomik kırılganlıklarla karşı karşıya kalmalarına neden oluyor.

Prim gün sayısı, emeklilik maaşları ve sosyal güvence açısından kadınlar, sistemik olarak dezavantajlı bir konumda bulunuyorlar. Yaşlı kadınların büyük bir kısmı gelir sahibi değilken, geliri olanların çoğu emeklilik gelirine sahip değil.

Eşitsizlik Yaşlılığa Kadar Birikiyor

Kadınlar, hayatları boyunca kendi geçimlerinin yanı sıra çocuk, yaşlı ve hasta bakımını da üstleniyorlar. Bu durum, yaşlılık dönemlerinde eşitsizliklerin artmasına neden oluyor.

Yaşlı kadınların yoksulluk riskini azaltmaya yönelik dünyada başarılı örnekler bulunuyor. İşgücü piyasasındaki ayrımcılıklarla mücadele, yaşlı bakım hizmetlerinin iyileştirilmesi gibi uygulamalar, yoksulluğun azaltılmasında etkili olabiliyor.

Patrİyarkayla Mücadele

Kadınlar, yaşlandıklarında bakım veren rolüne sıkıştıklarında bağımsız bir yaşam kurmaları zorlaşıyor. Bakım yükü, yaşlılıkta da devam ediyor ve kadınların piyasadan bakım hizmeti satın almasını engelliyor.

Feminist ekonomi perspektifi, sosyal politikaları dönüştürme gücüne sahiptir. Sosyal politika, patriyarkanın ortadan kaldırılmasını destekleyerek eşitsizliklerin azaltılmasında önemli bir rol oynayabilir.