Dr. Esin Davutoğlu Şenol - @esenol

Birkaç ay önce, İstanbul'daki bir yoğun bakım ünitesinde uzun süredir destekle yaşatılan genç bir hastayla ilgili görüşlerimi almak için ısrarlı telefonlarla rahatsız edildim. Sağlık sistemlerindeki çöküş ve sağlıkçı krizinin arttığı bir dönemde, uzaktan görüş vermenin genellikle işe yaramayabileceğini söyleyerek telefondakilere yanıt vermemeye çalışsam da konuya dahil olmaktan kendimi alamadım.

Türkiye'de hekimlik, Batı ülkelerindeki gibi düzenli randevularla hasta bakmaktan farklıdır. Ancak, sağlık sorunları yaşayanlar genellikle hekimlerine ulaşırken, sağlık sistemindeki sorunlar genellikle görmezden gelinir. Toplumun dijital çağda infodemine sıkça düşmesi kaçınılmazdır.

Bir ilde yaşayan aileler, İstanbul'a üniversite okumaya gelen ve sonradan zihinsel fonksiyonlarını kaybeden genç hastalarının durumunu anlattılar. Hastalığın teşhisi "Subakut Sklerozan Panensefalit; SSPE" olarak konuldu ve aşı olup olmadığı sorulduğunda kızamık aşısının önemi bir kez daha vurgulandı.

Kızamık aşısının önemi ve yaygınlaştırılmasıyla ölümlerin azaldığını gösteren verilere rağmen, son yıllarda aşı karşıtlarının artmasıyla kızamık vakalarında artış yaşanıyor. Aşı karşıtlığının hem kendi çocuklarını hem de toplumu tehdit ettiği unutulmamalıdır.

Kızamık aşısının etkinliği ve topluluk bağışıklığı hakkında bilgiler verilirken, aşı reddi yapan ailelerin çocuklarının sağlığını riske attığı vurgulanıyor. Sağlık Bakanlığı'nın paylaşmadığı ancak DSÖ ile paylaşılan verilere göre, aşı reddi yapan aileler nedeniyle kızamık vakalarında artış yaşanıyor.

Çocukların aşılanmasının önemi ve ailelerin kararlarına dikkat çekilirken, aşı karşıtlığının çocukların yaşamını tehlikeye attığı belirtiliyor. Aşıların çocukların üstün yararını koruduğu bilimsel olarak kanıtlanmış olmasına rağmen, aşı karşıtlığının toplumu tehdit ettiği vurgulanıyor.

Özetle, aşılamanın önemi ve aşı karşıtlığının topluma zarar verdiği gerçeği göz ardı edilmemeli ve aşıların yaygınlaştırılması için gerekli adımlar atılmalıdır.