Su, kumaşın hafızasına karşı direniyor!
Olayın Özeti
📌 Olayın Özeti
Antalya'da gerçekleştirilen 2. Türkiye Tekstil Bienali, kumaşın sanatsal çalışmalarda malzeme olarak kullanılmasını ele alıyor. Bienalin teması 'Dalga Kumaş' olarak belirlenmiş ve su ile kumaş arasındaki ilişkiye vurgu yapılıyor. Bienalde ekolojik kriz ve su tüketimi gibi konular da ele alınarak, kumaşın doğayla olan ilişkisi tartışılıyor. Bienalde farklı yaş ve pratiklerden gelen 50 sanatçının eserleri sergilenirken, sanatçılarla ilişki karşılıklı bir öneri süreci olarak kurgulanmış.
Antalya'da düzenlenen 2. Türkiye Tekstil Bienali, sanatı ve tarihi buluşturarak göç, emek ve ekolojik kriz gibi önemli konulara odaklanıyor. Bienalin küratörü Özdal, "Sanatın suyla buluşması, direnç ve yaşamın ta kendisi ortaya çıkarıyor" diyor.

Deniz Burak BAYRAK
Tekstil ya da dokuma, binlerce yıldır değişerek varlığını bugünlere taşıdı. Hem giyilebilir hem dekoratif ürünler olarak tasarlanırken artık sanatsal eserlerin olmazsa olmazı haline geldi. Antalya'da düzenlenen 2’nci Türkiye Tekstil Bienali, Akdeniz kıyılarını kumaşlarla örülmüş bir sanat merkezine dönüştürüyor. Bu yılki bienalin teması ‘Dalga Kumaş’ ve küratörü ise Nihat Özdal.
Kumaşın suyla olan bağı inkar edilemez. Antalya'nın seçilmesindeki sebep, bu eski bağın yanı sıra tarihsel bir motivasyona da dayanıyor. Bienal mekânlarından Syedra Antik Kenti, tekstil arkeolojisi açısından önemli bir konumda. Özdal, mekanlar hakkında “Bienal Gazipaşa ve Alanya ilçelerindeki mekanlara yayıldı, bu bölge sadece bir turizm mekanı değil; tarih boyunca göçlerin, ticaretin, zanaatın ve doğayla iç içe bir yaşamın izlerini taşıyan bir geçiş coğrafyası. Sanat eserlerini sergilemek için de bir hafızaya yerleştirme arzusuyla yola çıktık” açıklamasında bulunuyor.
EKO-POLİTİK BİR TEMA
Temanın, kumaşın dalgalanması ve suyun yüzey hareketinin benzerliğinden doğduğunu ifade eden Özdal, ‘dalga’nın toplumsal anlamını, “Dalga, aynı zamanda tarihsel ve toplumsal hareketlerin bir metaforu. Kumaş ise bu değişimin hem tanığı hem taşıyıcısı” diyerek özetliyor. Ekolojik krize de değinen Özdal, tekstil üretimi sürecindeki su tüketimine dikkat çekiyor: "Göç, kadın emeği, doğayla temasın temayla ilişkisi kadar, 1 kg tekstil malzemesinin boyanması için ortalama 164 litre su ve 449 gram kimyasal madde kullanılması, dünya genelindeki endüstriyel atık suların yaklaşık yüzde 20'sinden sorumlu olması da bu temayı belirlerken dert ettiğimiz konulardan oldu. Dalga, iklim krizinin de sembollerinden biri. Artan deniz seviyesi, boğulan kentler, taşan nehirler, su kaynaklarında her geçen yıl artan kirlilik… Sadece estetik değil, politik bir metafor da barındırıyor bu tema.”
Yeni Zelanda’dan Brezilya’ya, farklı yaş ve pratiklerden gelen 50 sanatçının eserlerinin yer aldığı bienal, sanatçılarla küratöryel bir seçim değil, karşılıklı bir öneri süreci olarak kurgulanmış. Özdal, pratiğe ilişkin, “Bazı sanatçılar zaten ekolojik temalarla çalışan, doğa-insan ilişkisinin hassasiyetine yıllardır dikkat çeken üreticilerdi. Tema, bazılarını ise kendi pratiklerini yeniden düşündürmeye neden oldu. Ortaya çıkan iş, kocaman bir kumaş ya da bir kırkyama. Birlikte düşünmek, birlikte üretmek, birlikte var olmak; ipek böceğinin hareketlerinden koyun yünlerine, bitki liflerinden dokuma tezgâhlarına bir ipliğin kumaşa dönüşmesi, o kumaşın başka mecralara hareketi… Bu büyük bir emek ve tüm bu süreçlerde yegâne yol arkadaşı su…” ifadelerini kullanıyor.
DİRENÇ VE YAŞAM
Konu su ve sanat olunca “Suya ve sanata nasıl bir perspektiften bakarak kesişim sağladınız?” diye sorulduğunda Özdal, “Suya nereden bakıyoruz? Sadece bir element mi, bir ontoloji mi? Su, varoluşu sürekli yeniden tanımlar. Akma yönünde bir içsel eğilime sahip. Bu yüzden sanatla suyu bir araya getirdiğimizde ortaya çıkan şey sadece görüntü değil; hareket, direnç ve yaşamın kendisi oluyor” yanıtını veriyor.
Eserler; Kızılkule, tarihî Alanya Tersanesi, Yalan Dünya Mağarası, Cragnum Antik Kenti, Lamos Antik Kenti gibi arkeolojik ve tarihsel mekânlarda sergileniyor. Mekânların yalnızca fon değil, eserlerin aktif bir parçası hâline geldiğini göstermek için kumaşın hafıza ve doğa ilişkisine dikkat çekmek istediklerini belirten Özdal, “Tekstil, doğası gereği zamana direnen ama aynı zamanda onunla bozulan bir materyal” diyor.
Bienal 13 Nisan’da sona erecek. Bu çerçevede; 12 Nisan’da Cragnum Antik Kenti’nde ‘Kumaş ve Edebiyat’ buluşması ve son gün Lamos Antik Kenti’nde gerçekleştirilecek hafıza yürüyüşlerine katılma fırsatınız var.