Ebru ÇELİK

Yeme bozuklukları dedikleri şey aslında medyanın dayattığı güzellik kavramının insanları nasıl etkilediğinin bir yansıması. Anoreksiya nervoza, bulimia nervoza ve tıkınırcasına yeme bozukluğu gibi türler, bu zorbalığın en sık görülen örnekleri.

KENDİMİZİ SEVMEK ZORUNDAYIZ

4 yıldır anoreksiya ile mücadele eden Melike Kabutluer, K-pop dansçılarının vücutlarına özenerek kendi bedenine nefret beslemeye başladı. Dansçıların ince bacaklarına kıyasla kendini beğenmeyen Kabutluer, yaşadığı zorlukları şöyle anlattı.

Kabutluer, “Sosyal medyada zayıflamak için yapılan paylaşımları takip ederek kendime zarar verdim. Neredeyse açlıkla kendimi cezalandırarak 47 kiloya düştüm ancak hala yetersiz hissediyordum. Bu süreçte sağlığımı kaybettim ve ancak destek alarak toparlayabildim” dedi.

TEKTİPLEŞTİRMEYE KARŞI DURMALIYIZ

Uzmanlar, medyanın dayattığı 'mükemmel' vücut algısının insanları nasıl etkilediğine dikkat çekiyor. Psikiyatrist Arzu Erkan, toplumsal algıların anoreksiya üzerindeki etkilerini değerlendirirken, güzellik endüstrisinin yarattığı baskıların herkesi etkilediğini vurguluyor.

GÜZELLİK YALANLARI

Güzellik endüstrisinin kadınları nasıl etkilediğini araştıran Prof. Dr. Yasemin Giritli İnceoğlu, medyanın idealize ettiği beden tipinin genç kadınlarda yeme bozukluklarına ve özsaygı sorunlarına yol açabileceğini belirtiyor. Gerçeklikten uzak influencer paylaşımlarının kadınları olumsuz etkilediğini ifade ediyor.

İnceoğlu, “Medyanın yarattığı 'kusursuz beden' algısı, kadınları psikolojik olarak olumsuz etkileyebilir. Sosyal medyada sunulan idealize edilmiş vücut tipleri, gerçeklikten uzak beklentilere yol açabilir” diyerek uyarıyor.

DEĞİŞİM ZAMANI

Uzmanlar, yeme bozukluklarıyla mücadele edenlerin yalnız olmadığını ve destek aramaları gerektiğini vurguluyor. Tedavinin multidisipliner bir yaklaşımla yürütülmesi gerektiğini belirten uzmanlar, bedensel ve ruhsal sağlık için işbirliği yapılmasının önemini vurguluyor.