Feminizm kabul gördü, toplumu dönüştürüyor.
Olayın Özeti
📌 Olayın Özeti
Gençlerin öncü güç olduğu ve genç kadınların eylemlerde öne çıktığı protestolar, toplumsal muhalefeti harekete geçirdi. Kadınlar, feminist mücadele ve direnişleriyle otoriter rejimlere karşı seslerini yükselterek sokakları meşru hale getirdi.
19 Mart'taki eylemlerde kadınların sokaklarda ördüğü direnç hattı, gençlerin öfke ve umuduyla buluştu. Feminist mesajlar, toplumsal muhalefet tarafından benimsendi: Susmuyoruz, korkmuyoruz, boyun eğmiyoruz.

19 Mart'tan bu yana devam eden protestolarda gençler, toplumsal muhalefin öncü gücü olarak öne çıktı. Eylemlerde genç kadınların etkisi ise gözlerden kaçmadı. Kadınlar, süreci sürükleyerek hiç durmadan ilerledi. İlk günlerde kadınlar, "Erkekler sokaklara hoş geldiniz." diyerek sebebini açıklamıştı zaten. Türkiye'de yıllardır zaman zaman yükselen toplumsal muhalefete rağmen, kadın mücadelesi istikrarını hiç kaybetmedi. Kadınlar, yıllardır sokaklarda kararlılıkla durmayı sürdürdü.
BÜYÜYEN ÖFKE
Z kuşağı aslında apolitik değilmiş (!) söylemleri etrafa yayıldı. Evet, fakat birdenbire politikleşmediler. Öfke birikti, birikti ve nihayet taştı. Z kuşağı, geleceksizlik, kaygı, yoksulluk gibi sorunları derinden hisseden bir kuşak oldu. Genç kadınlar için ise tablo daha da ağırdı. AKP iktidarının hakim olduğu yıllarda büyüyen genç kadınlar, laikliğin adım adım yok edildiği bir ortamda büyüdü. Gerici politikaların yükü en çok onların omuzlarına bindi. Kadın cinayetlerine nasıl hafif cezalar verildiğini gördüler. Nerede ne yapacakları 'iktidar yetkilisi erkekler' tarafından dikte edildi. Taciz ve şiddete maruz kaldılar. Suçlu ilan edildiler. Tüm bunlar olurken kadınlar, kararlılıklarından vazgeçmedi. Bugün eylemlerde en önde gördüğümüz genç kadınlar, 8 Mart'ta Taksim'de olmaktan vazgeçmediler. 25 Kasım'da meydanlarda olmaktan vazgeçmediler. Katledilen her kadının hesabını sormaktan vazgeçmediler. Bugün taşan öfke ve umut, biriktiğinde taştı.
DİRENÇ HATLARI
Kadınlar, şiddet, taciz ve yok sayılmaya karşı savaştılar, ancak bununla yetinmediler. Tüm dünyada feministler, otoriter rejimlere karşı da mücadele ettiler. Yani sadece mağduriyet hikayeleri değil, kadınlar inat, umut ve itaatsizlik hikayelerini büyüttüler. Bu nedenle şimdi tüm eylemlerde "Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz" sloganını duyuyoruz. Bu slogan, başlangıçta sadece kadınların kullandığı bir slogan olsa da şimdi tüm toplumsal muhalefetin sloganı haline geldi. Feminist mücadele, toplumsal muhalefin en dirençli hattı oldu. Kadınların ürettiği sloganlar ve söylemler, herkes tarafından benimsendi.
Aynı zamanda kadınlar yıllardır tüm kadın eylemlerini ve feminist gece yürüyüşlerini "yatay örgütlenme" şeklinde düzenledi. Hiyerarşinin olmadığı, kolektif aklın merkezde olduğu bu yapı, bugün gençlik eylemlerinde de çok sesli ve yaratıcı bir şekilde kendini gösteriyor.
SOKAKLAR MEŞRU HALE GELDİ
Feministlerin yıllardır vurguladığı yer olan "sokak", bugün herkes için yeniden meşru hale geldi. Kadınlar, evde kalmaya çalışan iktidara karşı sokakları işaret etti: "Geceleri de sokakları da meydanları da terk etmiyoruz. Sokaklar bizim, senin mi sandın?" Büyük anlatılara koşarken, en kişisel alanlarını bile mücadelenin bir parçası haline getirdiler. Özel olanın ve toplumsal olanın politik olduğu kabul gördü. Politik olan ise sokakları meşru kıldı. Meşru kılınan sokak, öfkeyi toplumsallaştırdı ve umudu, sevgiyi ve dayanışmayı yaygınlaştırdı.
Şu an en önemli ihtiyaç, tüm bu mücadele deneyimlerini ve birikimi bir araya getirerek ortak bir mücadele hattı oluşturmak.
∗∗∗
OTORİTER REJİMLERE KARŞI FEMİNİST MÜCADELE
Arjantin - Plaza de Mayo Anneleri:
Arjantin'deki askeri diktatörlük döneminde "kayıp" çocuklarını aramak için cesurca Plaza de Mayo meydanında toplanan anneler ve büyükanneler, rejime karşı önemli bir direniş sergiledi. Zamanla feminist örgütlenme biçimlerini benimsediler ve "annelik" kimliğini politikleştirerek güçlü bir muhalefet oluşturdular.

İran - Kadın Yaşam Özgürlük Hareketi (Jin, Jiyan, Azadî):
Mahsa Amini'nin başörtüsü kurallarına uymadığı gerekçesiyle gözaltında öldürülmesi sonrası başlayan eylemler, özellikle genç kadınların öncülüğünde hızla büyüdü. Feminist taleplerle birleşen bu isyan dalgası, otoriter rejime karşı doğrudan bir meydan okumaya dönüştü. "Jin, Jiyan, Azadî" sloganı dünya çapında destek gördü.
Polonya - Siyah Protestolar:
PiS hükümetinin kürtaj yasağını tamamen kaldırmak istemesi üzerine binlerce kadın siyah giyinerek meydanları doldurdu. "Czarny Protest" adı verilen bu eylemler, otoriterleşen hükümetin kadın bedeni üzerindeki denetimini reddeden feminist bir tepkiydi.
İspanya - Franco Rejimi ve Kadın Direnişi:
Franco'nun Katolik-otoriter rejimi, kadınları yalnızca annelik ve ev içi rollerle sınırlamaya çalıştı. Bu dönemde yeraltı örgütlenmeleri ve sonrasında 1975 sonrası feminist hareket, rejime karşı önemli kültürel ve toplumsal değişimlere öncülük etti. Kadınlar, hem Franco sonrası geçiş sürecinde hem de anayasal reform taleplerinde öncü oldular.
Şili - Diktatörlüğe Direnen Kadın Grupları:
Pinochet diktatörlüğü döneminde kadınlar, bastırılan sendikal haklara, zorla kayıplara ve işkencelere karşı örgütlendi. Özellikle "Arpilleras" adı verilen renkli kumaş işlemeleriyle direniş hikayeleri anlatan kadın grupları, sansürü delerek dünya çapında seslerini duyurdular.