Doğayı Sermaye Canavarına Feda Etmeyin!
Ekoloji örgütleri ve sivil toplum kuruluşları, danışılmadan hazırlanan İklim Kanunu'na sert tepki gösterdi. Muhalefet, yasal metni yetersiz ve ticari odaklı bulurken, çevre savunucuları ise bunu "İklim değil sermaye için yapılan bir yasa" olarak nitelendirdi.

İKLİM KANUNU TEKLİFİNE TEPKİLER SÜRÜYOR
Doğa ve çevreyi korumak yerine ekonomik çıkarları gözeten, halk sağlığını, canlı yaşamını, iklimi ve tarımı olumsuz etkileyecek, karbon emisyonunu ticarete açacak olan İklim Kanunu Teklifi'ne tepkiler devam ediyor. Yaşam savunucuları, "Bu kanun iklimi korumaya değil yok etmeye yönelik. Siyasi partilere sesleniyoruz: Bu kanunu geri çekin, gerçek bir İklim Kanunu hazırlayın" çağrısı yapıyorlar.
Şubat ayında TBMM Çevre Komisyonu'nda kabul edilen teklif, AKP milletvekillerinin imzasını taşıyor. Teklifin genel görüşmeleri tamamlandıktan sonra CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, "Bu İklim Kanunu, ülkemizin doğal kaynaklarını korumak yerine ticarete açacak. Kanun geri çekilene kadar mücadelemizi sürdüreceğiz" dedi.
TUTARSIZLIK İÇEREN BİR YASA
İklim Adaleti Koalisyonu'ndan Deniz Gümüşel, kanun teklifinin eksiklerle dolu olduğunu belirterek, "Teklif sadece sera gazı azaltımına odaklanıyor, ancak iklim krizinin diğer yönlerini göz ardı ediyor. Kentlerin iklim değişikliğine uyum sağlaması ve sektörel politikaların değişmesi gerekiyor. Ancak teklif bu konulara hiç değinmiyor. Hükümetin politikaları arasında tutarsızlık var" dedi. Gümüşel, milletvekillerine ve siyasi partilere, "Bu kanunu Meclis'ten geçirmeyin" çağrısı yaptı.
İKLİM KANUNU'NDA NELER YOK?
- Kanun teklifi, doğanın ve toplumun ortak geleceği yerine sermaye gruplarına yeni piyasa alanları açıyor.
- Fosil yakıtlardan çıkış için net bir takvim belirlenmemiş ve adil bir geçiş mekanizması oluşturulmamış.
- Toplumun en zayıf kesimlerinin haklarını koruyacak bir adalet güvencesi sağlanmamış.
- Toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifi göz ardı edilmiş.
- İklim krizine bağlı sağlık risklerine karşı herhangi bir önlem alınmamış.
- Ekosistemler plansız ve kâr odaklı projelerden korunmamış.
- Gelecekte yaşanması beklenen afetlerle başa çıkma planları yapılmamış.
- Sivil toplum kuruluşları ve bilim insanlarının katılımı kısıtlanmış.
- Uluslararası piyasalarla emisyon ticareti dışında yaptırımlar öngörülmemiş.